Sera gazları genellikle insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak atmosfere salınan gazlardır. İnsanoğlunun enerji ve kaynak tüketimiyle ilgili her türlü aktivitesi sera gazlarının doğrudan veya dolaylı olarak ortaya çıkmasına katkı olmaktadır. Sera gazları atmosferdeki kızıl ötesi ışınlarını içine çekerek ve tutarak atmosferin ısınmasına katkıda bulunan gazlar veya bileşiklerden oluşmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle sera gazları, tuttukları ısıyı artırarak sıcaklığı yükseltir ve küresel ısınma ile iklim değişikliğine sebep olmaktadırlar.

Başlıca sera etkisi yapan ve KYOTO Protokolünde sera gazı olarak kabul gören bileşikler şunlardır;
·Karbondioksit (CO2)
·Metan (CH4)
·Azot Oksitleri (NOx)
·Sülfürhekza florid (SF6)
·Perfloro karbonlar (PFCs)
·Hidroflorür karbonlar (HFCs)

İklim Değişikliği ve Türkiye

Türkiye, coğrafi konumu, iklim özellikleri ve ekonomik yapısıyla iklim değişikliğinin etkilerini birinci elden yaşayan ülkelerden biridir. Özellikle yaz aylarında artan sıcaklıklar, kuraklık riskini beraberinde getirirken, kış aylarında ise yağış rejimindeki değişiklikler sel felaketlerine yol açabilmektedir. Türkiye'nin su kaynakları üzerindeki baskı artmakta böylece tarım sektörü değişen iklim koşullarına adapte olmaya çalışmaktadır. Kıyı bölgelerinde deniz seviyesinin yükselmesi, özellikle büyük şehirlerin ve turistik alanların altyapısını tehdit etmektedir. Orman yangınları ise artan sıcaklık ve kuraklıkla birleştiğinde daha sık ve şiddetli bir tehdit oluşturmakta ve Türkiye'nin orman alanlarını koruma ve yangınla mücadele stratejileri, iklim değişikliği anlamında öncelik sağlamaktadır.Türkiye, Paris Anlaşması gibi uluslararası çabaların bir parçası olarak iklim değişikliği ile mücadelede sorumluluk almakta ve bu anlamda çeşitli politika ve stratejiler geliştirmektedir. Yenilenebilir enerji projelerine yapılan yatırımlar, enerji verimliliği politikaları, ağaçlandırma projeleri ve sürdürülebilir tarım uygulamaları gibi adımlar, Türkiye'nin iklim değişikliği ile başa çıkma çabalarını desteklemektedir.

Sera Gazı Azaltım Hedefleri

Ülkelerin veya bölgelerin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda belirledikleri ve genellikle çeşitli politikalar, stratejiler ve eylem planlarıyla desteklenen emisyon azaltma taahhütleri, sürdürülebilir bir çevre ve iklimin korunması adına temel taşları oluşturmaktadır. Bu taahhütler genellikle belirli bir zaman dilimi içerisinde belirli sera gazı türlerinin azaltılmasını hedeflemekte ve ulusal düzeyde belirlenmektedir. Türkiye gibi ülkeler, bu hedeflere ulaşmak adına çeşitli sektörlerde emisyon kontrolü ve azaltımına odaklanan stratejik planlar geliştirmektedir.

Bu stratejiler arasında enerji sektöründeki dönüşüm, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması, enerji verimliliğinin artırılması gibi önlemler yer almaktadır. Sanayi sektöründeki süreçlerin daha çevre dostu hale getirilmesi, ulaşım sektöründeki karbon salımlarının azaltılması, tarım alanında sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesi ve ormancılık projeleri de bu stratejik planların bir parçası olmaktadır. Bu hedeflerin başarılı olabilmesi için ulusal düzeyde etkili bir politika oluşturulması, sektörel işbirliği ve uluslararası standartlara uyum sağlanması gerekmektedir. Her bir ülkenin iklim koşulları, ekonomik yapısı ve enerji ihtiyaçları farklı olduğundan, emisyon azaltım hedefleri de buna göre şekillenmektedir. Ancak ortak amaç küresel düzeyde sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamaktır.

Enerji Politikaları ve Yenilenebilir Enerji

Türkiye'nin enerji politikaları enerji arz güvenliğini sağlamak, çeşitli enerji kaynaklarına ulaşmak, enerji verimliliğini artırmak ve çevresel etkileri minimize etmek esasında şekillenmektedir. Enerji politikalarındaki öncelikler arasında, enerji piyasasının rekabetçi ve şeffaf bir yapıya kavuşturulması, enerji tüketimini etkileyen düzenlemeler ve enerji tasarrufu önlemleri yer almaktadır.

Türkiye enerji ihtiyacının önemli bir kısmını yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamaya çalışmaktadır. Güneş, rüzgar, hidroelektrik ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynakları, enerji portföyünün önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Türkiye'nin bu alandaki stratejisi, yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımları artırmak, enerji bağımlılığını azaltmak ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamak üzerine kurulmaktadır. Türkiye'nin en önemli sera gazı kaynaklarından biri, enerji üretiminde sıklıkla kullanılan kömürdür. Kömürün yaygın olarak kullanılması, enerji ihtiyacını karşılama konusunda etkili olabilmekte ancak aynı zamanda atmosfere salınan yüksek miktardaki karbon dioksit ile iklim değişikliğine sebep olmaktadır. Ülkenin enerji portföyünde daha temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçişi kömür kaynaklı emisyonların azaltılması için önemli bir gelişme olmaktadır.

Sanayide Sürdürülebilirlik ve Sera Gazı Azaltımı

Ekonomik büyüme ve istihdam sağlama noktasında önemli bir etken olan sanayi sektörü beraberinde getirdiği sera gazı emisyonlarıyla çevresel açıdan önemli bir sorumluluk taşımaktadır. Sürdürülebilirlik ve sera gazı azaltımı, sanayi faaliyetlerinin doğaya olan etkilerini en aza indirme amacını taşıyan kapsamlı bir stratejiyi zorunlu hale getirmektedir. Sanayi sektörü, Türkiye'nin ekonomik dokusunda önemli bir konuma sahiptir. Ancak enerji yoğun endüstriyel süreçlerin geniş bir şekilde benimsenmesi, sera gazı emisyonlarını artırmaktadır. Sanayi tesislerinde enerji verimliliği ve çevre dostu üretim yöntemlerine geçiş, bu alandaki emisyonları azaltma konusunda önemli bir etken olabilmektedir. Sanayide sürdürülebilirlik, enerji verimliliği, temiz üretim teknolojilerine geçiş, atık yönetimi ve sera gazı emisyonlarının izlenmesi ve kontrolü gibi unsurları içermektedir. Enerji yoğun endüstriyel süreçlerin optimize edilmesi, çevre dostu teknolojilere yatırım yapılması ve atıkların sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi, sanayi sektörünün çevresel etkilerini azaltma konusunda etkilidir. Üstelik yeşil inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarıyla çevre dostu üretim tekniklerinin geliştirilmesi, sanayinin sera gazı azaltımı konusundaki çabalarını güçlendirebilmektedir.

Tarım ve Orman Koruma Politikaları

Tarım ve ormancılık sektörleri, sera gazı salınımına etki eden hem emisyonlar hem de emilimlerle önem kazanmaktadır. Tarımsal uygulamalardan kaynaklanan metan ve azot oksit emisyonları, bu sektörün etkisini belirlemektedir. Aynı zamanda orman alanlarının korunması ve ağaçlandırma projeleri, karbon emilimini artırarak olumlu bir etki oluşturmaktadır.Sürdürülebilir tarım politikaları, doğal kaynakların korunması, toprak verimliliğinin artırılması ve çiftçilerin yaşam standartlarının yükseltilmesini önemsemektedir. Organik tarım teşvikleri, su tasarrufu sağlayan sulama teknikleri ve kimyasal gübre kullanımını azaltma stratejileri, bu politikaların başında gelmektedir. Orman koruma politikaları ise orman alanlarının sürdürülebilir yönetimini izlemektedir. Ağaç kesiminin kontrol altına alınması, erozyon önleme tedbirleri ve orman yangınlarına karşı etkin mücadele stratejilerini kapsamaktadır.

Ulaşım ve Taşımacılık Politikaları

Ulaşım sektöründeki artan motorlu taşıt kullanımı, Türkiye'nin sera gazı salımına fazlaca etki etmektedir. Hızla büyüyen nüfus ve ekonomik faaliyetler, ulaşım ihtiyacını artırarak emisyonları artırıcı bir faktör oluşturmaktadır. Sürdürülebilir ulaşım politikalarının benimsenmesi ve alternatif enerji kaynaklarının teşvik edilmesi, sera gazı salımlarını azaltma hedefleri açısından büyük önem arz etmektedir.Toplu taşıma teşvik politikaları, bireyleri bireysel araç kullanımından vazgeçmeye teşvik ederek trafiği hafifletmeyi ve karbon ayak izini azaltmayı vurgulamaktadır. Yeşil ulaşım politikaları ise fosil yakıtlı araçların neden olduğu çevresel etkileri minimize etmeyi, elektrikli araç teşvikleri, bisiklet yollarının genişletilmesi, yayalaştırma projeleri ve enerji verimli taşıma araçlarının teşvikini sağlamaktadır. Trafik yoğunluğunu azaltma politikaları, ulaşım altyapısı geliştirme politikaları, ulaşım güvenliği taşıma politikaları ve akıllı şehir politikaları da diğer projeler arasında yer almaktadır.